Zombi ve Zombilere Dair Gerçekler

Zombi filmleri, kitapları, haklarında çıkartılan komplo teorileri ve dahası… Absürt bir olay gördüğümüzde zombi deyip hemen etiketliyoruz artık. İnsanlık olarak yok yere ortalığı karıştırmayı çok seviyoruz. Öyle ki zombi istilaları için şimdiden hazırlık yapan insan sayısı azımsanacak türden değil. Sanatın ve özellikle beyaz perdenin bunda rolü çok fazla.

Hemen bir salgın başlasın da The Walking Dead dizisindeki gibi ateş püskürten silahlarımızı kuşanalım istiyoruz. Haklıyız tabii, insanlık olarak birbirimize o kadar kırgınız ki artık bizden olmayana karşı birleşip hıncımızı almak istiyoruz. Neyse son cümlem çok doğru bir tespit olmayabilir ama bu gün nelerden söz edeceğiz kısaca bahsedelim. Zombi kıyamet teorileri bir gün gerçek olabilir mi? İnsanlar zombiye dönüşebilir mi? Vahşi doğada gerçekten zombileşmeye örnekler var mı? gibi sorunsalları ve dahasını kapsayacak. Dilerseniz önce ekşınlı zombi filmlerinden başlayalım.

Korkutucu Sahne..

Zombi Konulu Ekşınlı Filmler

Zombi filmleri nedense bende en çok gerilim yaratan filmlerdir. Özellikle diziler. Bazı zombi dizilerinde zombileşmenin bir ilacı da olmuyor. En sempatik bulduğun karakter 3-4 bölüm sonra uçup gidiyor. Bir havası da kalmıyor tabii. Bu tür film ve diziler her zaman tutuluyor ve öyle hemen unutulmuyor. İlk izlediğim zombi filmi 1998 yapımı Bıçağın İki Yüzü adlı filmdir. Aksiyonu bol bir filmdir. Gönül rahatlığıyla izlemeyen kaldıysa izleyebilir. Filmi isminden anımsamayanlara ”Blade” karakterini anımsatacak olursam hatırlamanızda yardımcı olabilirim. Buradaki zombiler senin benim gibi akıllı zombiler ama öyle salak salak insanın üstüne koşmuyorlar, bir plan kurma yetenekleri var. Fazla spoiler vermeyelim unutanlar için.

Günümüz zombi avcıları bu kadar karizmatik olabilir mi?

İkinci izlediğim zombi filmi ise bende daha az etki bırakan ama çocukluğumun etkisiyle keyifle ve merakla izlettiren Ölüler Ülkesi’dir. Bu filmde 2005 yapımıdır. Zombilerin aptal varlıklar olduğunu bu filmde anlamıştım. Buradaki zombilerin nedense salakça bir takıntısı var. Zombileşmeyen insanlar her kıçları sıkıştığında zombilerin dikkatini dağıtmak için havai fişek patlatıyorlar. Bizim aptal zombiciklerimizde havai fişek şöleni bitene kadar pür dikkat fişekleri izliyor. Hatta filmde yanlış hatırlamıyorsam fişeklere parlayan çiçek gibi bir isim takmışlar. İzlenesi bir filmdi.

Zombilerle ilgili beyaz perdenin temel taşları olan 1968 yapımı ”Yaşayan Ölülerin Gecesi” ve 1932 yapımı ”Beyaz Zombi” filmlerini sizlere önerebilirim. Özellikle Yaşayan Ölülerin Gecesi filmine Youtube ve diğer film sitelerden erişim sağlayabilirsiniz. Bunlar dışında sizlere önerebileceğim pek bir film veya dizi bulunmuyor. Diğer yandan arama motorlarında ”Zombi Filmleri” şeklinde aratırsanız pek çok filme erişim sağlayabilir, izleyeceğiniz filmi seçebilirsiniz.

Zombi Kıyamet Senaryoları Gerçek Olabilir mi?

Zombiler Haiti kültürünün Dünya’ya kazandırdığı efsanevi canlılardır ve kesin olan bir şey var ki gelecekte insanlar birer zombiye dönüşmeyecektir. Yani kıyamet senaryoları arasından insanların zombileşmesini gönül rahatlığıyla çıkartabilirsiniz. En azından günümüz bilimi böyle söylüyor ve ona güvenmekten başka çaremiz bulunmuyor. Her ne kadar bu teoriler hayvanlar krallığında insanları kapsıyor olmasa da diğer hayvanlar için de geçerli değildir diyemeyiz. Milyonlarca yıldır özellikle böcekleri kontrolü altına alan, onları ele geçiren virüsler veya mantarlar vardır. Bunlardan en çok bilineni ise zombileşmiş karıncalardır.

Eğer zombiler gerçek olmuş olsaydı ve ölüler dirilseydi muhtemelen sadece kemik parçaları ortada kalacaktı. Ve kemikleri bir arada tutacak tendonlarda doğada ayrışacağı için hareket etmeleri söz konusu olmayacaktı.

Zombileştiren Parazit Mantar

Brezilya’nın yağmur ormanlarında bulunan Ophiocordyceps unilateralis isimli mantar karıncaların korkulu rüyası. Bu tür karıncalara enfekte olarak onların davranışsal özelliklerinde değişimlere sebep oluyor. Diğer yandan en meşhur olan mantar türüdür bu. Karıncalara veya diğer böceklere enfekte olan, onları yönlendiren başka mantar türleri de mevcuttur. Hatta son dönemlerde beyni kontrol altına alan 4 yeni mantar türü daha tespit edildi.

Ophiocordyceps mantarının temel amacı üremektir. Aslında tüm hayvanlar farkında olmadan neslini devam ettirmenin mücadelesini verir. Ophiocordyceps mantarınında masumane amacı da budur. Zırhına bir delik açarak içine ulaştığı karıncanın sinir sistemini alt ederek tanımlanamayan kimyasallar salgılamaya başlar. Karıncayı kontrol altına alarak yüksek bir noktaya çıkartır. Yüksek bir noktaya çıkarmasının temel amacı üreme şansını daha fazla arttırmasından kaynaklıdır. Ardından yüksek bir noktaya ulaşan karınca bir yaprağa güçlü bir ısırık atması için komut verir. Güçlü ısırmasının nedeni karıncanın düşmesini engellemektir. Çünkü mantar orada üremeye ve sporlarını yaymaya devam edecektir.

Karıncanın bu ısırışına ”ölüm ısırışı” denilir ve yaprağı ısırdıktan hemen sonra mantar karıncanın ölümünü hızlıca gerçekleştirerek her yerinden ortaya çıkmaya, sporlarını yaymaya başlar. Tıpkı aşağıdaki fotoğrafta olduğu gibi. Mantarın karıncayı yüksek bir noktaya çıkarmasının sebebi yine üreme başarısını daha fazla arttırmasından kaynaklıdır. Karınca kolonisi içinde zombi karınca diğer karıncalar tarafından koloniden atılır. Bu sebeple üreme başarısı düşer. Ancak yüksek bir noktaya ulaşırsa sporlarını çevreye yayması daha kolay olur.

Kurban karınca.

Zombi Geyik Fenomeni

2018 yılının başlarında Zombi Geyik Hastalığı olarak bilinen Kronik İsraf Hastalığı Kanada’nın 22 eyaletinde ortaya çıktı. Bu konu hakkında çok fazla yazıldı, insanlara da bulaşabileceği dile getirildi ancak ortada kesin olan bir şey vardı ki o da bu hastalığın 40 yıl önce tanımlandığı ve o günden bu yana insanlara bulaştığına dair bir kanıt bulunmadığıydı. Yine de uzmanlar bu konuda panik ortamı yaratmadan önlemlerini almaya, insanlara hastalık kapmamış geyik eti yemelerinde tavsiyelerde bulundular. Yukarıda da dediğimiz gibi tamamen zombi özellikleri taşıyan bir virüs veya mantarla insanlar zombileşmeyecek ancak farklı şeylerin önüne geçmek için önlemler şarttır.

Bir onların delirmedikleri kaldı

Bu vakaların bir benzerini daha önce deli dana hastalığı olarak duymuştuk. Deli dana hastalığına neden olan prion türü proteinlerdir. 1980’lerin başında birleşik krallıkta ortaya çıkıp yüzlerce insanın ölmesine neden olmuştu. Tıp bilimi bu tür hastalıklar için belirli bir tedavi yöntemi geliştirmiş değildir. O dönemlerde ise her ne kadar Türkiye bu hastalığı tanımamış olsa da insanlara yedikleri etlerin güvenli olup olmadığına dikkat etmeleri önerilmiştir. O dönemde hastalığa yakalananlarda unutkanlık, yazmada bozukluk, sağ ve sol kolu karıştırma gibi davranışsal belirtiler gözlemlenmiştir. Tabii zombileler bu örnekleri ne kadar kıyaslayabiliriz bilemeyiz ancak bunları aktarmakta fayda var.

Zombilerle İlgili Son Sözler

Zombilerin öldükten sonra dirilen ve ölmemiş insanların etine susamış tatlı cansızlar olduklarını düşünürsek bu bile onların gerçek olmayacağı için yeterli bir nedendir. Öldükten sonra insanlar ayrışmaya ve parçalanmaya başlar. Diğer yandan ölen insanları yeniden diriltmek adına pek çok girişimde bulunan bilim insanları da olmuştur. Ölünün vücuduna elektrik vermek gibi denemeleri illa ki duymuşsunuzdur. Tamamen sonuçsuz kalan bu denemelerden anlaşılacağı üzerine zombilerin Dünya’yı istila etme senaryolarını şimdilik aklınızdan çıkarın. Tabii gelecekte ölüyü diriltme çalışmaları ne gösterir bunu bilemeyiz ancak şimdi ki durum ortada. Bu konuda yeni bir gelişme olana kadar şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler.

Zombiler kadar ölüp dirilme gibi absürt olayları içermese de bir zombinin ete duyduğu arzuyu tanımlayacak türden olan wendigo sendromunu daha önce duymadıysanız tanımanızda fayda var. Hatta psikolojik danışman Mustafa Yahya Han Sertel bu konuda bir yazı yazmış, bizde yakışıklı bir videosunu çekmiştik. Her ikisine de şuraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

You may also like...

2 Responses

  1. Zombi dedi ki:

    Blade bir zombi filmi değil kendisi Marvel karakterlerinden vampir avcısıdır. Olmaz diye bir şey yoktur Flakka adlı uyuşturucu benzer sonuçlara neden olur. Toplu olarak büyük bir kitleye böyle bir şey verildiğinde benzer bir kaos yaşatılabilir. Yazının aksine bilimsel çalışmalarla filmdekilerle birebir örtüşmeyecek olsa bile benzer sonuçlar doğurtacak bir virüs tasarlanabilir. Unutmayın ki corona virüsü de hayvanlardan insanlara geçmez deniyordu. 🙂

    • Muhammet Kaya dedi ki:

      Bİr kaç bilimsel makalede okuduğum bilgilere göre zombi istilasının olması biraz mümkün ama öyle çok uzun bir şekilde yaşayıp çok ilerletmeleri mümkün değilmiş aşağıda okuduğum makaleden bir kaç madde aldım istersen bir bak oku inşallah olmaz ama olursada bunların olucağı kesin çünkü bir ara bende inanıyordum ama bunları okuyunca farkettimki biraz mümkün olmayan bir şey bu maddeler aşağıda oku bence 🙂🙂

      1- İnsan dokusu kendini yeniden üretip iyileştirebilirken, zombiler böyle bir lüksten mahrum bulunurlar. Yaraları ne kadar derin olursa olsun kalıcıdır. Ufak bir kağıt kesiğinin, kapanmayı bırakın günden güne derinleşip genişlediğini düşünün. Et giderek yarıldıkça kemiğe varır ve sonunda tutunamaz ve yere düşer.

      2-Acımasız hava koşulları zombilerin önünde kesinlikle büyük bir engel olurdu. Yüksek sıcaklık ve nem etin çürümesini hızlandırmakla kalmaz, enzimlerini geçirdikleri her şeyi tüketen pek çok böcek ve bakteri için mükemmel bir ortam sağlar. Kemik çatlatan karakış, zombilerin kemiklerini olduklarından daha hassas ve kırılgan yapar. Ufak bir darbe, düşme veya kendi ağırlıkları bile iskelet sistemlerinin tamamen çökmesine neden olabilir.

      3-Görmek, duymak, hissetmek, tatmak ve koklamak; kısaca tüm duyularımız hayatta kalmak için kritik önem taşır. Duyularımız olmasaydı bu gezegende amaçsızca dolaşır, zehirli bitkiler yer, kafamızı kapı kirişlerine vurur ve ayak parmaklarımızı kahve sehpasına çarpar dururduk. Zombiler sürekli çürüdüğünden, lezzetli beyinlerimizi avlamak için gerekli hayati eylemleri nasıl yerine getirdiklerini anlamak güç. Yumuşak dokularından dolayı, bir ölünün ilk kaybedeceği organlar arasında gözler ön sırada yer alır. Bu da zombilerin körebe oynamasına neden olurdu. Ayrıca kulak zarları kıvrılır, yırtılır ve parçalanarak düşerken işitsel sistemin geri kalanı da iflas eder. Hem kör, hem de sağır bir zombi için insan avına çıkmak oldukça zor olsa gerek.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir