Tanrı’nın Formülü – Kitap Yorumu

Jose Rodrigues Dos Santos tarafından yazılan ve Cem Demirkan tarafından çevrilen Tanrı’nın Formülü kitabı Einstein’in yazdığı şifreli bir el yazması üzerine olayları ateşleyen nefes kesici bir yapıttır. Eğer bilim kurgunun dibine vuran bir kitap arıyorsanız o Tanrı’nın Formülü kitabı olmalıdır. Ayrıca bu kitap kurgusallıktan daha çok insanlara evreni yöneten temel fizik yasalarını en anlaşılır dilde anlatmayı amaç edinmiş. Ve sonucunda öğrenilmek istenen bir olay var; Tanrı var mı? Varsa bir formülü mevcut mudur? Gelin kitap içeriğine bakalım.

Tanrı’nın Formülü

Kitabın sürekleyici, anlaşılır ve harika bir üslubu olmasına fazla değinmek istemiyorum. Çünkü kitabın bu özellikleri tartışma götürmez ve benim gözümde harikanın ötesinde…

Tanrı’nın Formülü kitap yorumu

İranlılar Einstein’e ait olduğu iddia edilen ve Tanrı’nın Formülünün yazdığı şifreli bir el yazması ele geçirirler. Bu el yazmasını çözmek içinde bir kriptolog olan Thomas Noronha’yı göreve getirirler. Tabii sadece İranlılar ve ana kahramanımız Noronha arasında değildir bu sır, CIA’de bundan haberdardır ve Einsten’e ait olan bu dosyalarda yapımı kolay olan bir nükleer silah olduğunu düşünmektedir. İşin aslı her ne kadar böyle olmasa da ana karakterimiz çoktan iki devlet arasında sıkışıp kalmıştır ve aşık olduğu bir bilim insanı olan Ariana Pakravan’ı bu karmaşa içinde kaybedecek duruma gelmiştir. Peki sonucu ne olacak siz bunu kitabı okuduğunuzda öğrenmiş olursunuz.

Bir Tanrı Var mı?

Kitapta çok fazla bilimsel sohbet geçiyor bu yüzden kitap sadece karakterler arası bir mücadeleden oluşmamış oluyor. Yazar evreni yöneten fizik yasalarını okuyucuya bir bir okutup sonuca ulaşmasını sağlıyor. Öyle ki kitapta yer alan profesör ”Her şey bir sebep ve sonuçtur.” derken tanrının varlığının zaten var olabileceğini bizlere anlatmaya çalışıyor. Tabii burada bahsedilen tanrı kutsal kitaplarda anlatılan tanrıdan çok daha farklı.

Kitaba Eleştiri

Kitabın olay örgüsü ve anlatılan bilimsel sohbetler kuşku yok ki çok güzel ancak dikkatimi çeken şu oldu; kitabın bazı bölümlerinde Hindu, Taoculuk ve diğer kutsal dinlerde yazılı olan metinlerin daha sonraları bilim tarafından ispatlandığından söz ediliyor. Bunun günümüz toplumunda da pek çok örneği mevcuttur. Örneğin birilerinin sürekli çıkarak ”1400 yıl önce bunlar zaten kitapta yazılmıştır” demesi ve numerolojiden bahsetmesi gibi.. Numeroloji bir bilim olmadığı halde sayılar üzerine anlatımda bulunan kutsal kitaplar hariç diğer kitaplarda da pek çok bilimle uyuşan çağrışım ve sayılar görmek mevcuttur. Kutsal kitaplarda geçen anlatımlar ve günümüz bilimi arasında alakalı veya alakasız bağlar kurmakta çok da zor değildir.

Diğer bir eleştirim kitapta sürekli bir tanrının var olabileceği üzerine konuşmalar geçiyor. Aksini ortaya atan konuşma bulunmuyor. Tabii orada anlatılan tanrı kavramı yukarı da dediğim gib kutsal kitaplarda olduğu gibi olmasa da yine de bu dikta edilen duruma pek sıcak bakmadım. Fakat sonuç olarak kitap tanrı kavramının ispatı üzerine çok güzel tespitlerde bulunmuş ve bilimsellikten de ödün vermemiştir. Güzel bir sorgulatıcı kitap, okumanızı öneririm.

Daha Fazla Okuyun:

android oyun indir

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir