Damla Balığı Ya da Blobfish Hakkında Gerçekler
Çok büyük bir internet fenomeni olan damla balığı, çirkinliği ile her yerde kol geziyor. Aslında çirkin demek doğru mudur bilinmez, ancak 2013 yılında yapılan bir değerlendirmede dünyanın en çirkin hayvanı unvanı verilmişti kendisine. Üstüne bir de yetmezmiş gibi, Çirkin Hayvanları Koruma Derneği’nin maskotu yapma kararı aldılar. Haklıydılar tabi, sudan çıkmış hali gerçekten çirkin bu balığın. Fotoğrafına bir de siz bakın.
Kısa zamanda viral olan bu ve bunun gibi fotoğraflar için hayranları da bilimsel açıklama bekliyordu. Fakat bilim insanları derin sularda yüzen bu balık hakkında pek bilgi sahibi değil. Ancak hakkında yine az şey bilindiği söylenemez. Hikayenin aslı 2003 yılına dayanıyor. Yeni Zelanda’nın kuzey batısında, bilimsel adı Psychrolutes microporos olan damla balığı ilk kez keşfedildi. Bilim insanlarının ”Bay Blobby” adını verdikleri bu balık şu anda Avustralya’da bir müzede sergilenmektedir. Genel olarak resimlerin çıkış noktası tam olarak burası. Hatta linkini şuraya bırakayım müzedeki fotoğraflarına isterseniz bakarsınız.
Türkiye de özellikle damla balığının sudan çıkmış haliyle fotoğrafları basında servis edildi, hatta bir kaç Türkçe kaynakta balığın anlatımı sadece bu görünüşü üzerine yapıldı. Tabii ki bu fotoğraflar üzerine yapılan tespit ve anlatımlar doğru değil. Belki de şu an damla balığının bu fotoğraflarını ilk kez Türk internet mecrasında biz yayınlayacağız.
Fotoğrafta da görmüş olduğunuz gibi damla balıkları aslında çirkin hayvanlar değil. Su içinde tamamen diğer balıklar gibi görünüyorlar. Hatta biraz daha incelerseniz, dışarıda bulunduğu için derisinin yavaş yavaş deforme olmaya, daha doğrusu çirkin bir hal almaya başladığını görebilirsiniz. Şimdi blobfish hakkında su altında yer alan diğer fotoğraflarını yayınlarken bir yandan da kendisi hakkında bilgiler verelim.
Baskı Altında Yaşam
Damla balığının dış dünyada bu kadar çirkin görünme sebebi okyanus dibine adapte olmalarından kaynaklıdır. Bu balıkların habitat alanları okyanusun bin metre kadar altında bulunuyor. Kısaca bu 100 kat daha fazla basınca maruz kaldıklarını bizlere gösteriyor. Bu basınç altında sıkılaşmış vücudu gün yüzüne çıkartıldığında genişleyip, çirkin bir hal alıyor.
Okyanus altında yaşamak, güneş ışığından mahrum kalmak, yüzeydekilere göre daha az enerji ve yemek kaynağı bulacakları anlamına geliyor. Bu durumda derin tabanda yaşayan balıklar enerjilerini daha fazla muhafaza ederek yaşamalılar. Bundan dolayı normal balıklara göre daha az hareketli ve uyuşuk hayat geçiriyorlar. Ağızlarının bu derece büyük olması daha kolay beslenmelerini sağlıyor. Avlanma için dahi çok fazla enerji harcamak mantıklı değildir. Bunun harici damla balıklarının kendi dünyalarında omurgasız hayvanlar olan kabuklular ile beslendikleri tahmin ediliyor.
Bu canlılar hakkında daha fazla araştırma yapmayı bilim insanları tabii ki istiyor. Ancak denizin bin metre altına inip derin deniz tabanındaki canlıları incelemek çok uğraş ve maliyet isteyen bir iş. Bir de habitat alanlarında rahatsız edilip edilmemeleri gibi etikliği tartışılan konular var. Kısaca damla balıkları sosyal medyada ya da diğer ortamlarda anlatıldığı gibi çirkin balıklar değil. Bu çirkin fotoğraflar ile yapılan anlatımlarda doğru değil.