Psikopatoloji Nedir? Hakkında Her Şey
Psikopatoloji, kelime anlamı olarak ‘normal dışı davranış’ şeklinde tabir edilir. Önemli duygusal değişiklikler, işlevsellikte bozulma durumları ile ilişkilidir.Psikolojinin normal dışı davranışlar ve psikolojik bozukluklardan etkilenen insanlara yardım etme yollarıyla ilgilenen alt dalıdır. Anormal dışı davranış, davranış bozuklukları gibi tanımlar şaşırtıcı derecede bugüne kadar psikopatoloji için net bir tanım olmamıştır.
Öte yandan nelerin bozukluk olarak algılanabileceği nelerin algılanamayacağı konusunda geniş bir fikir birliği mevcuttur. Yine de bir davranışın patolojik (hastalık derecesinde) olup olmadığını anlamak çok zordur (Spitzer,1999). Yani bir kişinin ‘profesyonel desteğe ihtiyacı var’ diyebilmek için kişinin belli ölçütlerden geçmesi gerekir. Bu ölçütler ise herkes için geçerli, genellenebilir olması gerekmektedir. Bir kişinin ‘anormal, davranış bozukluğuna sahip’ şeklinde nitelendirilebilmesi için gerekli ölçütler genellikle şu şekildedir:
Anormal Davranış Bozukluğu
1. Normlardan Sapma (İstatistiksel, Sosyo-Kültürel, Gelişimsel): Yani çoğunluğun yaptığı normal, daha az kişinin yaptığı anormal davranışların ve zihinsel özürlülük tanısı gibi değerlendirmelerin ölçülmesi, toplum standartlarına uygun davranışlar, davranışın anormal olup olmadığını gelişimsel süreçler ortaya koyabilir.
2. Uyumsuz davranış niteliği,derecesi, şiddeti: Davranışın ne sıklıkta ortaya çıktığı, aşırı uyku ya da uykusuzluk hali, aile içi iletişim (birlikte yaşama), arkadaş ilişkileri, bireyin gösterdiği davranışlar çerçevesinde mutlu hissedip hissetmediği gibi. (Uyku Eksikliği Beyin Performansınızı ve Kişiliğinizi Nasıl Etkiler?)
3. Bireyin işlevsellik düzeyi: İnsanların sahip olduğu zihinsel yetenekleri kullanabilme düzeyi yani birey sahip olduğu yetenekleri ve güçleri kullanamıyorsa işlevsellik düzeyinde bir bozulma vardır.
4. Duyguları ifade edebilme ve kontrol edebilme: Duyguların kontrolü hepimizin bildiği üzere iletişimlerimizde ve günlük rutinlerde yer ve zamana uygun olarak davranışlarımızı düzenler. Bir cenazede gülme krizine girmek, sebepsiz ağlamalar ve saldırganca davranışlar, ifade edilemeyen bastırılmış duygular ya da kişinin hislerini olur olmadık yerlerde yansıtması, aşırı duygusal davranışlar ya da tamamen kontrolsüz davranışlar anormalliğin göstergelerindendir.
5. Gerçeklik Algısı: Halüsinasyon (gerçekte var olmayan şeyleri duymak, koklamak, işitmek) ve delüzyonlar (gerçek dışı inançlar) algının bozulduğunun bir göstergesidir.
6. Sosyal ilişkilerle baş edebilme: İnsanlar bir arada yaşayan sosyal varlıklardır. Bunlara uymayan, insanlardan sürekli şüphe duyan paranoyak, içe çekilmiş, aşırı derecede uyumsuz kişiler anormal olarak nitelendirilir.
7. Acı çekme: Acı çekmek normal bir şey değil mi diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet acı çekmek gayet doğaldır. Bir ölüm, ayrılık, duygusal çökkünlük, depresyon gibi durumlarda kişi acı çeker. Peki ya manik haz dönemini yaşayan kişiler için ne diyeceğiz? Bu durumdaki kişiler acı çekmiyor olabilir hatta bazıları bu duygunun geçmemesi için ilaç almayı reddedebilir. Birçok durumda acı çekmek anormalliğin bir göstergesi olmakla birlikte, acı bir şeyi normal olarak göstermenin de ne kadar sağlıklı olduğunu düşünmek gerekir.
8. Sosyal rahatsızlık: Birisi sosyal bir kuralı çiğnediğinde etraftaki insanlar doğal olarak rahatsızlık duyar. Boş bir sinema salonunda olduğunuzu düşünün. O kadar boş koltuk varken birinin gelip sizin yanınıza oturması ne kadar normaldir? Aynı şekilde birkaç dakika evvel size intihar edeceğini söyleyen birisi hakkında ne düşünürsünüz ? Kriz önleme merkezinde çalışan bir terapist değilseniz muhtemelen bu kişinin anormal birisi olduğunu düşünürsünüz.
Bu Ölçütler Zamanla Değişebilmektedir
Anormal davranışla ilgili kararlarda sosyal yapılar da önemlidir. Toplum sürekli olarak değiştiği için günümüzde anormal olarak nitelendirilen davranışlar 10-15 yıl sonra normal karşılanabilir. Bir zamanlar eşcinsellik zihinsel bir rahatsızlık olarak sınıflandırılıyordu anca bu durum değişti. 20 yıl önce kulağa, buruna, göbeğe piercing taktırmak sapkın bir davranış olarak görülüyordu. Günümüzde ise bu takılar göze batmıyor, moda olarak görülüyor ve genel olarak pek fazla dikkat çekmiyor. Geçmişte topluma aykırı kabul edilen fakat bugün değişen başka davranışlar aklınıza geliyor mu? (Bizimle paylaşabilirsiniz.) Peki bu durumlarla nasıl başa çıkabiliriz? Toplum olarak bize neler yapmak düşüyor?
Ruhsal bozukluklara ilişkin önyargılı fikirlerin farkına varmak ve bu durumla ilişkili olan damgalama ile mücadele etmek önemli.
Damgalama, ruhsal bozukluğa sahip insanlar gibi toplum tarafından farklı olduğu düşünülen gruplara yönelik yıkıcı düşünce ve tutumlardır. Bir grup insanı diğerlerinden ayıran bir etiket verilir (Ör. Deli) Etiket toplum tarafından istenmedik ya da sapkın özellikler ile ilişkilidir (Ör. Deli insanlar tehlikelidir) Etiketlenen insanlar diğerlerinden farklı olarak görülür. ‘Biz’ e karşı ‘onlar’ (Ör. Biz o deli insanlar gibi değiliz) Etikete sahip insanlar haksız şekilde ayrımcılığa maruz kalır (Ör. Bir akıl hastanesi bizim yakınımıza inşa edilemez) Özellikle şizofreni hastalarına karşı…Ev vermemek, aynı mahallede bile oturmak istememe gibi. Bu ayrımcılığı bir nebze olsun göz ardı edebilmek, bu tarz davranış bozukluklarının herkesin başına gelebileceği farkındalığını edinmek, hem normal hem de anormal davranış sahibi insanların yararına olacaktır.
Ayrıca “Nedir Bu Psikoloji Arkadaş?” ve “Psikoloji Biliminin Türk Toplumundaki Yeri” adlı yazılarımı da okumanızı tavsiye ederim. Mutlu günler
KAYNAKÇA
- James N. Butcher,Susan Mineka,Jill M. Hooley, Anormal Psikolojisi(Abnormal Psychology), s.35-38, Nobel Yayıncılık, Şubat 2017