Zihinsel ve Psikolojik Hastalıklar
Bu yazımda insanların aklına sıklıkla takılan psikolojik rahatsızlıkları açıklayacağım.
Şizofreni
Eski Yunancada bölünmek, yarılmak, ayrılmak, parçalanmak ve akıl, zihin anlamına gelmektedir.
Hastalık, algılama ve düşünme yetilerinde meydana gelen bozukluklara bağlı olarak kişinin hal hareket ve davranışlarında değişime bozulmalara yol açar. Bu bozulmalar sonucunda şizofreni hastası kendini rahatsız etmeye başlayan dış dünyadan bağımsız kendini soyutlar yani kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi gerçekliğini kurarak yeni bir dünya yaratırlar. Kişi aynı anda 2 farklı gerçekliğe de inanır yani bizim dünyamızla bağlantı kurarak extra kendine yeni bir gerçekliğe dayalı dünya kurabilir. Gerçek gerçeklik normal sıradan bir insanın algı düzeyine ve evreni yorumlayış biçimine uygunken 2. Gerçeklik ‘’sağlıklı’’ bir insanın algılamayacağı çoğu kez belli bir sisteme dayalı bir gerçekliktir.
Ve buda bence şizofrenleri ilginç değişik önemli ve özel yapan yetenekleridir. Şizofreni hastalarının beyinleri var olduğuna inandıkları sesleri, görüntüleri ve kişileri 3 boyutlu şekilde hastaya sunabilir. Yani bu inanılmaz bir özellik bir düşünsenize bizim göremediğimiz duyamadığımız kişileri onlar beyinlerinde yaratıp bizim gerçekliğimizde var edebilirler. Bize ne sunulursa onu yaşarız hadi Matrix gibi düşünelim ya onlar kırmızı hapı seçtilerse ve daha ileriyi görebiliyorlarsa ya onların gerçeklikleri doğruysa ve çoğunluğumuzun potansiyeli buna yetemiyorsa ya asıl anormal bizlersek belki Lucy gibi kapasitelerinin %100 ünü kullanarak başka boyutlarla bağlantı kurabiliyorlardır kim bilir.
Şizofreni genetik faktörlerle de diğer nesillere kalıtım yoluyla aktarılabilir. Şizofrenide genetik etkenlerin rolü iyi tanımlanmamış olmakla beraber bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesiyle de ortaya çıkan komplex bir hastalıktır. Beynin belli bir ya da birkaç bölgesinde 1. Dereceden sorumlu özgül bir bozukluk henüz saptanamamıştır buda şizofrenleri hala gizemli kılmaktadır.
Bugüne kadar şizofreninin ana kökeni ve tam tedavisi bulunamamıştır. Bazı tedavi şekilleri semptom tedavisinde, akut krizlerin tekrar ortaya çıkmasını engellemek ve kişinin bozukluğa rağmen kişilik değişimini desteklemek içindir.
Şizofreni tedavisi 4 önemli başlıkta özetlenebilir bunlar:
• İlaç tedavisi
• Psiko ve sosyoterapi
• Psiko bilgilendirme
• Aile desteği
Şizofreni hakkında daha fazla bilgi almak için yazarımız Psikolog Meral Kılıç’ın Şizofreni nedir; Nedenleri ve belirtileri adlı yazıyı okuyabilirsiniz.
Bu ruhsal hastalığı en iyi konu alan filmler ise kesinlikle izlemeniz gereken klasiklerden: A Beautiful Mind (akıl oyunları), Shutter Island (zindan adası), Fight Club (Dövüş Klübü), The Number 23 (23 Numara), High Tansion (Yüksek tansiyon), Secret Window (Gizli Pencere), The Shining (Cinnet) ve 1408.
BİPOLAR BOZUKLUK
Aynı zamanda 2 uçlu duygulanım bozukluğu olarak ta bilinir. Belirtileri hasta bir dönem çok yüksek çok mutlu neşeli enerjik ve eğlenceli bir ruh haline sahipken (mani hali) diğer bir döneminde ise çok düşük mutsuz üzgün ve karamsar bir ruh haline (majör depresif bozukluğu) bürünür. Yani kişinin duygu durumunda aşırı extrem ve zıt yönlü değişiklikler göstererek karakterilize edilen bir zihinsel hastalıktır.
Bipolar bozukluğun nedeni henüz tamamen anlaşılamamıştır fakat çevresel ve genetik faktörlerin rol aldığı düşünülmektedir. Bu hastalık genelde yirmili yaşlarda ortaya çıkar yani hasta genç yaşına kadar bu rahatsızlığının farkına varmaz. Bu hastalığa sahip olan bireyler geleceğe dair sıklıkla kötü kararlar alabilmektedir gerçekçi olmayan geleceğe dair düşünceler geliştirmekten ötürü daha az uyumaktadırlar. Bu bireyler extrem durumlarda psikoza ulaşacak boyutta halusinasyonlar görebilir, var olmayan sesler duyabilir veya evrene ya da çevresine karşı kuruntulu ve çarpık inanışlar geliştirebilir.
Bipolarlığı konu edinen müthiş film ve diziler:
Mr. Jones, Silver Linings Playbook (Umut Işığım), Pollock, Shameless (Utanmaz) ve Skam season 3 (Utanç 3.sezon ).
DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR (ÇOKLU KİŞİLİK BOZUKLUĞU)
Kişide kimlik, bellek, algı, ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savuma sistemi olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin hayatı üzerindeki etkisinide geciktirir. Çoklu kişilik bozukluğu oldukça inanılmaz ve aynı zamanda ciddi bir durumdur. Çünkü kişi 2 veya daha fazla kimliğe karakter durumuna bölünmüştür. Birnevi beynin savunma mekanizması gibidir. Hastayı karşılaştığı felaketten hastayı farklı karakterlere sürükleyerek korur. Bu tip durumlarda yaşanan hafıza kaybı sıradan bir unutkanlıkla açıklanamayacak kadar karmaşıktır. Ve bu hastaları özel kılan özellikleri ise beyinlerinde yaratıkları birçok kişiliğe farklı özellik yetenek ve hatta hastalık kazandırabilirler.
Bu hastalığa sahip bireyler kimlik hafıza ve bilinci tek bir karakterde toplamakta zorlanır. Hastanın büründüğü her bir karakterin kendi hikâyesi, kişisel imajı ve kimliği vardır. Bu özelliklerin hepsi, kişinin birincil kimliğinden çok farklıdır.
Dissosiyatif bozukluğu ele alan akıllara kazınan tek film ise tabi ki de Split (Parçalanmıştır.).
DİSLEKSİ
Kişinin normal veya üstün zeka düzeyinde olmasına rağmen okuma, yazma ve dil becerilerinde problem yaşamasına sebep olan özel öğrenme bozukluğudur. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutabilir ezber yapamazlar bu yüzden özellikle dil ile ilgili derslerde zorluk çekerler. Normal bir insan okuma, yazma ve anlama gibi eylemler için beynin sol ön lobunu kullanır. Disleksi olan kişiler ise sol ön lobu kullanmakta ciddi sorunlar yaşarlar ama disleksi hastalarının ayrıcalıkları ise sayısal zekaları çok yüksektir.
Aslında disleksi hastalarının sözel zekaları düşük veya geri değildir aksine çok güçlü sözel zekaları vardır normal bir insanın hayal gücünün en az 2 katına sahiptirler. Disleksi olan kişilerin en büyük düşmanı tabi ki de kitaplardır. Bazıları bir kitabi anlamak için en az 5-6 kez okur.
Tarihin sahip olduğu birçok deha bu hastalığa sahiptir örneğin: Albert Einstein, Walt Disney, Leonardo Da Vinci, Bill Gates gibi ünlü isimler bunlardan bazılarıdır. Bu Haslıkla ilgili akla gelen ilk ve tek film ise Taare Zameen Par ( Her Çocuk Özeldir.)
OTİZM
3 yaşından önce başlayan ya da doğuştan gelen ve ömür boyu süren sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. (Unutmak)
Sosyal çevrede iletişim sıkıntısı, kendini ifade edememe, göz kontağı kuramama takıntılı davranışlar gösterme ve konuşmada gerilik yaşaması gibi belirtiler otizmi Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır.
Otizm kalıtımsal kökenlidir fakat kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB’nin nedeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi (Epistasi ya da Pleiotropi) yoksa ender görülen mutasyonlardanmı kaynaklandığı henüz çok açık değildir. Otizm beynin birçok kısmını etkiler ama bu etkinin nasıl geliştiği çok iyi anlaşılamamıştır.
Otimz hakkında daha fazla bilgi almak için yazarımız Muhammed Uyansız’ın Otizmin Farkında mıyız? adlı yazısını okuyabilirsiniz. Ayrıca bir diğer makalesi olan unutmak adlı yazısını okuyabilirsiniz.
Bu hastalıkla ilgili efsane klasikler ise: Forrest Gump, Whats Eating Gilbert Grape (Gİlbert’in Hayalleri) ve Rain Man (Yağmur Adam).
ALZHEİMER
Günlük yaşamsal aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile karakterize nörodepsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalıktır. Halk arasında bunama olarak bilinen Alzheimer hastalığı, hafızayı etkileyen yakın zamanı hatırlayamama ile başlayan; zamanı ve bulunduğu yeri unutma, karıştırma, günlük yaşam kalitesinde bozulma ile seyreden %5 genetik özelliği olan bir hastalıktır. Erken semptomlardan biri hafıza kaybıdır.
Bu hafıza kaybı, geçmiş hafızanın korunduğu, hastalığın ilerlemesi ile birlikte sıklıkla küçük unutkanlıkların başlaması şeklindedir. Bozukluğun ilerlemesi ile bilişsel yeteneklerdeki kayıp, dil alanlarında işlev kaybı ve beceri yetenek gerektiren işlevlerde kayıp ve de tanıma fonksiyonlarında bozulmaya doğru uzanım göstermeye başlar. Tamamen kurtulma olanağı olmasa da tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Alzheimerı konu edinen harika filmler ise:
The Notebook (Not Defteri), Mr. Nobody (Bay Hiçkimse) ve Still Alice (Unutma beni).
EPİLEPSİ (SARA HASATALIĞI)
Beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elektro-kimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluk, hastalıktır. Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur. Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce korku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken bazen ağızda köpürebilir. Aslında bu belirtiler ürkütücü görünse de vücudun kendini koruma mekanismasıdır.
Nöronlar arasındaki aşırı elektrik yüklenmesi sonucu beyin kendini korumaya alarak birnevi bütün sistemi kısa süreliğine kapatır aynı zamanda bayılma sayesinde hastanın başı yerde olucağı için kanla oksijen taşınımı beyne çok daha hızlı olacaktır. Yani birnevi evin şartellerinin aşırı yüklenme sonucu atması gibi düşünebiliriz. Buarada maalesef epilepsi hakkında film veya dizi bilmiyorum 😀
Kaynaklar
1)http://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/22/bipolar-bozukluk-ikiuclu-bozukluk-manik-depresif-hastalik
2) https://www.uplifers.com/tum-yonleriyle-coklu-kisilik-bozuklugu-tanimi-belirtileri-nedenleri-tedavisi/
3) https://www.mentalup.net/blog/disleksi-okuma-ve-ogrenme-bozuklugu
4) https://www.tohumotizm.org.tr/otizm/otizm-spektrum-bozuklugu/