Cinler Alemi: Gerçekten Varlar mı?
Başlığı ”Mitolojik Varlıklar: Cinler” şeklinde atmayı düşündüm ancak çoğu kişi bu başlığı önemsemeyip hemen diğer yazılara bakacağı için daha gerçekçi bir hava katmak istedim. Diğer yandan bu tür yazıları yazmak bizlere düşmez, bizde zaten işin dini boyutundan çok da bahsetmeyeceğiz. Ancak İnstagram ve web site takipçilerimizden ”Cinler hakkında ne düşünüyorsunuz?”, ”Bir arkadaşımızın sıkıntısını cinci hoca çözmüş” veya ”Büyü hakkında düşünceleriniz nedir?” gibi pek çok soru geldiği için bu konuyu çok derine girmeden mitolojik anlamda ele almak istedik. Ayrıca günümüzde ”İçine cin girdi” veya ”Cinler bizim komşuyu ele geçirmiş” gibi söylentilerin bilimsel benzerliklerini aktaracağım. Bu sayede herhangi bir anomalide yakınlarınızı ‘‘hacıya hocaya” götürmek yerine bir psikiyatriste götürmenize katkı sağlayabiliriz belki.
Her şeyden önce şunu kabul etmekte fayda var. Cinler, tıpkı melekler veya ejderhalar gibi mitolojik varlıklardır. Bu sebeple bu yazıda onlar gerçek mi, değil mi gibi bir ispatlama yarışına girmeye bile değer görmüyorum. Eğer efsanevi varlıklar olarak betimlerseniz varlıklarına yok demek anlamsız olur. Bu zamana kadar sanat eserlerimizde, hikayelerimizde ve masallarımızda cinleri sürekli kullandık. Onlara yok demek bu açıdan haksızlık olur. Ancak onları hayatımıza etki eden gerçek varlıklar olarak düşünmekte doğru değildir. İnançlar her dönemde tartışılmaya devam etmektedir fakat bu durum astrolojiyi kabul edip, burçlara inanmakla eş değer olur. Diğer yandan burçların gerçek olduğunu kabul etmeyip hobi amaçlı takip etmenizde, mitolojik varlıkları da bu şekilde kabul etmenizde hiçbir problem bulunmuyor.
Kültürümüzde Cinler
Cinler her toplumda farklı şekillerdedir. Örneğin Amerikalılar cinleri Alaaddin’in sihirli lambasındaki gibi dilek tutulduğunda yerine getiren yardım sever varlıklar olarak düşünürler. Eğer dinsel boyutunu karıştıracak olursak işler daha da karmaşık bir hal almaya başlar. Tıpkı melekler gibi cinlerde kutsal metinlerde yer alır. Hristiyanlarda belirtilen melek ve cin kavramları Kurana göre çok da farklı değildir. Biz ve Arap kültüründe daha doğrusu İslamda cinler ateşten yaratılmış, arada muzurluk çıkaran varlıklardır.
Bu anlatımlardan daha fazlası da vardır tabii, meleklerin aksine cinlerin cinsiyetleri olduğu anlatılır. Onlarında tıpkı insanlar gibi evleri olduğu, yemek yedikleri, düğünler yaptığından bahsedilir. Kabileleri ve soy ağaçları olduğu, çok güçlü ve hızlı oldukları da. Hatta çoğu insan bu canlıların insanlar tarafından kullanıldığına inandığı gibi, cinlerinde insanları ele geçirdiği, işlerine mani olduğuna da inanılır. Özellikle ülkemizde bu işler iyi birer para kapısıdır. Son dönemlerde internette para karşılığı büyü yaptığını iddia eden birçok medyum türedi. Kısaca hiç bilmeyenler için kültürümüzde cinlerin nasıl tasvir edildiğini kısaca anlatalım istedik. Haklarında daha fazla bilgi edinmek için mitolojik kaynaklara bir göz gezdirebilirsiniz.
Cin Vakası mı Yoksa Psikolojik Bozukluk mu?
Büyücüler, cinler, melekler ve ejderhalar gibi kavramlar mitolojinin içinde yer aldığı için tutup da büyü yoktur, cinler yalandır gibi şeyler demeyeceğiz tabii ki. Bu tür şeylerin ispatı yapılmayacağı gibi varlığını da kabul etmek, tartışmak anlamsız olur. Ancak ülkemizde bu konuda takıntılı insanlar olduğu için konuya bazı örnekler vererek, aslında bulundukları durumu cinlerle alakalı değilde psikoloji ile daha iyi açıkladığımızı anlatacağım.
Özellikle bu tür olaylar antik uygarlıklardan günümüze kadar çok kişinin acı çekmesine neden oldu. Karanlık çağlar olarak adlandırdığımız o dönemlerde psikolojik sıkıntıları olan kişinin içine şeytan girdiği iddia edilerek çeşitli işkencelere mazur bırakıldı. Cahilliğin deli dolu yaşandığı o dönemlerden kurtulup bilimin güven veren kolları arasında kendimizi bulduğumuz için şanslıyız. Diğer yandan cin çıkarma gibi ayinler veya uygulamalar günümüzde de devam ediyor. Bu tür olaylara ciddi sayıda inanan bir insan kitlesi mevcut. Yukarıda da dediğim gibi hala büyücülük faaliyetleri ülkemizde ve tüm Dünya’da sürüyor.
Cahillik ve hurafe inançlar etkinliğini sürdürüyor. Ama biliyoruz ki bir gün herkes bilimsel çözümlerin her şeye çare olduğunu anlayacaktır. Şimdi örneklere geçelim.
Herhangi bir sıradan gece de eşinizle uyurken, eşinizin birden uyandığını, erkek gibi ses çıkardığını ve çok agresif tavırlar sergilediğini düşünün. Sigara içmeyen eşinizin sigara içtiğini, size karşı yok yere küfürler savurduğunu.. Bu durumla karşılaştığınızda yapacağınız iş ne olurdu? Mantıklı bir insan durumu idare ederek, sabah olduğunda eşini alıp bir psikolog ile görüşür ancak bazı insanlar ”eşimin içine cin girmiş” diyerek medyum şeklinde tarif edilen insanların yanına götürerek çare arar. Nitekim medyumların yanına götürülen insanların akıbeti büyük oranda daha kötü olacaktır. Bazı küçük olaylarda ise bu medyumlar tarafından iyi edildiğini iddia eden insanlarında iyi olma sebepleri tamamen buna inanmaları ile alakalı ama konumuz şimdilik bu değil. Psikolojide yukarıda anlattığım durumun bilimsel bir açıklaması var ve buna ”çoklu kişilik bozukluğu” deniliyor. İnsanda oluşan alt kişilikler kişinin korkunç gülücükler atmasına, küfürler etmesine bazen de bir çocuk gibi davranmasına neden oluyor. Psikoloji, psikoterapi yöntemleri ile bu kişileri eski hallerine kavuşturup, rahatsızlıklarını giderebiliyorlar. TRT Belgeselin bu konuda harika bir belgeseli bulunuyor. İzlemek isteyenler için en alt kaynak kısmına bağlantıyı bırakıyorum.
Cinler Sizinle Uğraşmıyor! Kitlesel Histeriyi Tanıyın!
2000 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde bir kız okulunda öğrenciler nöbetler geçirmeye başladı. Her ne kadar doktorlar bu olayı kitlesel histeriye bağlasa da öğretmenler ve veliler işin içinde cinlerin olduğunu düşünüyordu.
2015 yılının Mayıs ayında ise yine Sudi Arabistan’da bir kız okulunda öğrenciler arasında kitlesel bayılmalar ve nöbet geçirmeler yaşandı. Veliler bu olayı cinlerin veya doğaüstü canlıların neden olduğunu düşündü. Sonucunda veliler ertesi iki gün boyunca çocuklarını okula göndermemeyi tercih ettiler. Doktorlar yine bu konuyu kitlesel histeri ile açıklıyordu. Kitlesel histeri tıpkı sürü psikolojisi gibidir. Genelde topluluk içinde en sevilen veya sayılan bireylerde ortaya çıktığında örneğin bayılmak gibi bu diğer kişiler üzerinde de etkili olur. Hatta ”Bir Psikiyatristin Gizli Defteri” adlı kitapta bundan söz ediliyordu. Ve orada kitlesel histerinin kız çocukları arasında daha yaygın olduğundan ve bu konuda yapılan diğer araştırmalardan bahsediliyor. Yani yukarıdaki olaylar pek de cinlerin işi sayılmaz. Bu arada bahsettiğim kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Amuda kalkanlardan tutun çığlık atanlara katar. ”Bunun içine kesin cin kaçmış lan” diyeceğiniz her vakaya doktor bilimsel açıklamalar getirip, tedavi yöntemlerinden bahsediyor. Tabii kitap cinler yok teması taşımıyor sadece bir doktor başından geçen ilginç olayları kitabına aktarıp tedavi süreçlerini anlatmış.
Bu tür örnekleri daha da arttırabiliriz. Örneğin geçen yıl ”Beni cinler çağırıyor anne” diye söylenen çocuğu medyuma götürmekle çare bulamayan ailenin doktora götürmesi kararı sonucunda çocuğa şizofreni tanısı konulup tedavisine başlanmıştı. Gördükleri halüsinasyonlar nedeniyle pek çok kişiye cin musallat olduğu zaten düşünülüyor. Ama bugün biliyoruz ki bu gibi vakalar tamamen beyinde bulunan nörotransmitterlerle alakalıdır. Şizofreniye neden olan ise dopamin seviyesidir. Yazarımız Psikolog Meral Kılıç şizofreni hakkında geniş çaplı bir yazı yazmıştı. O yazıyı okumak isteyen şuraya tıklayarak okuyabilir. Diğer yandan uyur gezerlik ve uyku felci gibi olaylara da doğaüstü güçlerin neden olduğu düşünülen bazı fenomenlerdir. Bu konularla alakalı yazılarımızı da yazının en sonuna bırakmış olacağım. Merak edenler açıp okuyabilir.
Sonuç Olarak…
Cinler tıpkı ejderhalar gibi mitolojik varlıklardır ve gerçek olduklarını ortaya koyacak hiçbir kanıt yoktur. Anadolu mitolojisinde aşk tanrıçası eros neyse cinlerde öyledir. Psikolojik sıkıntıları da doktora gitmek yerine hacıdan hocadan umut beklemek, karanlık çağlarda yaşamış zihniyete eş değerdir. Yukarıda verdiğimiz örneklere bakarak sizde araştırmalar yapabilir, aslında doğaüstü güçlerin neden olduğunu düşündüğünüz şeylerin mantıklı açıklamaları olduğunu görürsünüz. Ve eğer bazı sıkıntılar yaşıyorsanız ve gittiğiniz medyumun size verdiği muskayı veya başka bir şeyin sizi iyileştirdiğini hissediyorsanız, bu sizin iyi olacağınıza inanmanızdan kaynaklıdır. Örneğin yukarıda verdiğimiz kitap içindeki kitlesel histeri çocuk örneğinde, hep bir ağızdan karınlarının ağrıdığını, başlarının döndüğünü iddia eden çocukların hastane içine adım atar atmaz iyileştiklerini, artık hiçbir şey hissetmediklerini söylemeleri gibidir.
Konu hakkında söyleyeceklerimiz şimdilik bu kadar. Bilime güvenmeniz ve gerçeklerin peşinde olmanız dileğiyle…
Diğer Yazılar ve Videolar:
- Bahsedilen video: https://www.dailymotion.com/video/x4v3t3d
- Şizofreni Nedir? Nedenleri, Belirtileri
- En Çok Kullanılan Psikoterapi Türleri
- Nörotransmitter Nedir? İşlevleri Nelerdir?
- Uyku Felci Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
- Astral Seyahat Gerçek midir?
- Uyurgezerlik Bozukluğu Nedir? Tedavisi, Kökenleri Ve Daha Fazlası
Hocam yazınız güzeldi. Küçük bir noktaya dikkat çekmek isterim. Cin musallat durumları nörolojik ve psikiyatrik rahatsızlıklardir ben de inanıyorum buna ancak cinler yoktur yerine cinler bilinçaltı saklı kişiliklerdir diyebiliriz ve ya Freud un id dediği bilinç durumu. Ama tabi insanların cin derken anladıkları insandan bağımsız ve ayrı, kötülük ve iyilik yapabilen görünmez canlılar veya varlıklar şeklinde. Bu durumda sizin dediğiniz gibi bu bir mitoloji. İnsanlar anlamadıkları veya sebebini bilmedikleri şeylere doğaüstü güçler atfetmeye meyillidir. Bu atalarımızdan miras bir özellik. Mesela mıknatıs bilinmeden önce mıknatıs kullanan birisi kolaylıkla doğa üstü güçleri olduğuna inandırabilirdi insanları. Ama insanlar artık mıknatısı biliyor ve buna kanmiyor. Demem o ki insanlar da nöroloji ve psikiyatriyi daha yeni yeni anlamaya başladı. Durum artık mıknatısı bilen ve hileye kanmayan insanların benzeri olacak…