Mükemmelliyetçiliğin Psikopatolojisi

Toplumumuzda mükemmelliyetçilik kelimesi genellikle olumlu şekilde algılanır. Mükemmelliyetçi olmak, başarılı olmak adına iyi bir motivasyon kaynağı gibi görünür. Tabii ki insanın iyiyi istemesi ve bunun için çabalaması, kişinin kendini geliştirebilmesi adına önemlidir. Fakat burada önemli olan hedeflerimizin ne kadar gerçekçi ve ulaşılabilir olduğudur. Mükemmelliyetçi kişiler genellikle kendilerine ulaşması çok güç hedefler koyarlar. Ya  da bu hedeflere ulaşsalar bile asla başarılarından tatmin olmazlar. Kendilerine bir hedef  belirlerler, o hedefe ulaşmalarının hemen ardından da çıtalarını bir yükseğe koyarlar.

Mükemmelliyetçiliğin kendi içerisinde 3 farklı türü vardır;

  • Kendine yönelik mükemmelliyetçilik: Kişi kendisine büyük hedefler inşa eder, onları yerine getirmek için çabalar
  • Başkasına yönelik mükemmelliyetçilik: Kişi kendisine kurduğu hedeflerin ve sınırların, başkaları tarafından da uygulandığını görmek ister. Çevresindeki kişilerin de mükemmel olmasını bekler.
  • Toplumsal beklentilere bağlı mükemmelliyetçilik:Kişi, başkalarının kendisinden büyük beklentileri olduğunu düşünür, onaylanmak ve sevilmek adına bu hedeflere ulaşmaya çalışır.
Mükemmelliyetçiliğin Psikopatolojisi

Mükemmelliyetçiliğin Yol Açabileceği Psikolojik Zorluklar

İnsanın kendi değerini farketmemesinin, başarılarını küçük görmesinin ve harcadığı onca emeğe rağmen aldığı sonuçlardan tatmin olmamasının beraberinde psikolojik zorluklar getirmesi kaçınılmazdır. Bu zorlukları altbaşlıklar halinde inceleyecek olursak;

Anksiyete bozukluğu

Mükemmelliyetçi kişiler yanlış yapmaktan çok korkarlar. Çünkü başarılarına ve yaptıklarına göre değer gördüklerine inanırlar. Bu da onları başarılı olacaklarından emin olamadıkları davranışlardan kaçınmaya iter. Çevreleri tarafından başarısız ya da bilgisiz görünmek istemezler. Bu yüzden de her söylediklerini ve her hareketlerini kontrol etmeye çalışırlar. Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışmak ister istemez kaygıyı arttırır. Kendilerini rahatlamaya çalışsalar da, bu onlar için mükemmel olmaktan daha önemli değildir. Girdikleri ortamlarda da genel olarak rekabetçidirler ve bahsedilen bu faktörlerin hepsi kişinin sosyal hayatını olumsuz etkiler. Bu yüzden de mükemmelliyetçilik ve sosyalfobi arasında çok güçlü bir bağ vardır.

Yeme bozukluğu

Mükemmelliyetçi kişiler toplumun “mükemmel” ve “güzel” algısına oldukça önem verirler. Medya ve diğer çevresel faktörler sayesinde zayıflık bir güzellik unsuru olarak ele alınmaktadır. Mükemmelliyetçi kişilerin bazıları kendi bedenlerinin mükemmel görünmesini isteyeceklerinden ağır diyetler yapabilirler. Bu diyetler kişinin sağlığına zarar verecek derecede zayıflamasına sebep olabilir. Ya da yemek yiyip yedikten sonra kusabilirler. Onlar için “mükemmel” olarak belirlenmiş standartlara uymak çok önemlidir.

Depresyon

   Mükemmelliyetçi kişiler yaptıkları işlerin çoğundan tatmin olmazlar. Kendilerine fazlasıyla eleştirel yaklaşırlar. Başarısız olmamak için birçok davranıştan da kaçınırlar. Bu da onların özgüvenini olumsuz etkiler. Bu koşullar beraberinde depresif ya da karamsar bir ruh halini getirir. Çünkü mükemmeliyetçilik dediğimiz şey içinde gerçekçi olmayan hedefler ve düşünceleri barındırırır.

Mükemmelliyetçilik Tedavi Edilmesi Gereken Bir Problem midir?

Mükemmelliyetçilik kişinin günlük yaşamını ve fonksiyonelliğini olumsuz etkiliyorsa bir uzmandan yardım alması iyi olacaktır. Bilişsel davranışcı terapi (BDT) bu anlamda etkinliği kanıtlanmış iyi bir çözüm olabilir. Bu terapi yönteminde, kişilerin düşüncelerindeki çarpıtmaları keşfetmek ve onları gerçekçi düşüncelerle değiştirmek amaçlanır.

Mükemmelliyetçi Kişilerle Yapılmış Röportaj Alıntıları;

Lotta Sampson-Stone

Lotta Sampson-Stone

Lotta 22 yaşında. Hem bir üniversite öğrencisi hem de bir bebek sahibi. Kendi cümlelerinde bahsettiği üzere, hem mükemmel bir anne olmak istiyor hem de mükemmel bir öğrenci olmak istiyor. Ama her şeyi dengede tutmaya çalışmanın da çok zor olduğunu ifade ediyor. Kütüphaneye gidip ders çalıştığında, kızını ihmal ettiğini düşünüyor. Kızıyla vakit geçirirken ise dersleri ihmal ettiğini düşünüyor. Bazen sosyal medyada dolaşırken gördüğü annelerle kendi anneliğini kıyaslıyor ve onlar gibi bir anne olamayacağını düşünüyor..

Kate Goodrom

Kate Goodrom

Kate 22 yaşında. Cambridge Üniversitesi’nde bir öğrenci. İlkokuldan itibaren yüksek not almayla alakalı yoğun kaygıları var. Mükemmeliyetçiliği onu hayatının belli bir döneminde yeme bozukluğu problemine itmiş ve sağlık açısından olması gereken kilonun çok çok altına düşmüş. Uzun süre tedavi görmüş ve 4 senenin sonunda fiziksel olarak kendini iyi hissetmeye başlamış fakat kendi vücudunu hala çevresindeki kişilerin vücutlarıyla kıyaslıyor. Oldukça iyi üniversitelerden biri olan Cambridge Üniversitesi’ni kazandıktan sonra da orada “en iyi” olamama korkusu içini sarıyor. Diğerlerinin çok yetenekli ve zeki olacağına ama kendisinin onlara yetişemeyeceğine inanıyor.

            Fakat tüm bu olanlardan bir sonuç çıkarmış. Mükkemmel olmanın insanı her zaman mutlu etmediğini söylüyor ve güzel bir vücuda ve iyi notlara sahip olmanın insanın tüm problemlerini çözemeyeceğine inanıyor. Kendisine yeni bir “mükemmel kadın” tanımı yaratmış ve o da;  başarılı, mutlu ve stressiz…

Şu Yazıları da Okuyabilirsiniz:

Kaynak ve İleri Okuma:

Ayşenur Atın

Merhaba, ben Ayşenur Atın, 22 yaşındayım. Nişantaşı Üniversitesi’nde psikoloji okuyorum. Psikoloji biliminin içinde özellikle çocuk ve ergen psikolojisine, onların gelişim süreçlerine özel bir ilgi duyuyorum. Öğrendiğim bilgileri ve tecrübelerimi, yaptığım araştırmalarla birleştirip bilinçlenmek ve bilinç kazandırabilmek adına makaleler yazıyorum. Özel hayatımda ise en ilgi duyduğum şey zentangle çizmek diyebilirim. Onun haricinde çeşitli edebi türlerde de amatör olarak yazı yazıyorum. Herhangi bir öneri, soru yahut eleştiriniz için aysenur.atin kullanıcı adıyla bana instagramdan ulaşabilirsiniz.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir