Sanat Eserlerini Anlamak İçin 3 Basit Yol

Bir sanat eserini anlamanın basit bir anahtar kelimesi var mıdır? Ya da bir tabloya bakarken onun hakkında birden fazla fikre sahip olabilir miyiz? Kısaca cevabı vereyim; evet.

Sanat eserlerini anlamanın 3 basit yolu.

Aslında bu taktik sanat tarihi uzmanı olan Erwin Panofsky tarafından kullanılan bir teknikten uyarlanmış 3 adımlık basit bir yöntem.

  1. Bakmak
  2. Görmek
  3. Düşünmek

Bu tekniklerin ilk ikisiyle önce herhangi bir sanat eserine bakıyor ve görüyoruz, birbiriyle çok ilişkili ancak, farklılıkları var. Ardından son aşamaya geçiyoruz, yani düşünmeye. Bakıp, gördükten sonra tüm bildiklerimiz üzerine düşünme eylemini gerçekleştiriyoruz. Aslında bir filmi, bir sanat eserini ya da bir reklam panosunu gördüğümüzde maksimum 1 veya 2 saniye bakıyoruz. Çünkü beynimizin o 1-2 saniyelik aralıkta kısa bir karmaşıklık yaşıyor, önce görüntü hakkında ipuçları ile çıkarımlar yaparak hemen anlam yüklemeye ve sonuca varmayı seçiyor.

Ancak biz bir sanat eserini gördüğümüzde zamanı yavaşlatacağız ve eseri parçalara ayırıp incelemeye koyulacağız. Bu sayede eser üzerinde daha fazla vakit geçirip sanatsal haz almaya, onunla bağdaşmaya, kısaca kendi içimizde sanat kavramının ortaya çıkmasını sağlayacağız.

1. Adım: Bakın

Bir sanat galerisine gittiğinizi düşünün. Bir esere ortalama kaç saniye bakıyoruz? Ben söyleyeyim, 2 saniyenin daha altında. Aslında bakıyor sanıyor ama bakmıyoruz. Sanat eserini inceleyecek incelikle donatılıp gerekli eğitimi almadık. Sanat gibi büyük işler, her zaman bizlere fazla gereği olmayan kabaca ‘boş işler’ gibi gösterildi. Bir sanat eserine bakmanın ne demek olduğunu anlatmadan önce Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü ile bu yazıya daha da anlam katmak istiyorum.


Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

Mustafa Kemal Atatürk

Öncelikte önünüzde bulunan esere odaklanın ve en temel olanla başlayın. Sanat eseri hangi ortamda duruyor? Bir fotoğraf mı yoksa resim mi? Herhangi bir çerçevesi var mı? Varsa metal mi ahşap kaplama mı? Görünüşü nasıl? Kabartma mı yapılmış, yoksa pürüzsüz bir yüzeye mi aktarılmış? Çok parlak mı duruyor? Yoksa oldukça kirli mi?

Yapacağınız bu dış bakım sanatçının aktarmak istediği düşünceyi anlamanın ilk yollarından birisidir. Bu tarz yapacağınız bir yaklaşım sanat eseri hakkında daha mantıklı sonuçlara varmanızı ve sanatı yaşamanızı sağlayacak.

Örneğin Avustralyalı ressam Dani Marti’nin 2009 yılında yaptığı şu esere de bir bakın.

Dani Marti/2009

Duvarda bir tablo gibi asılı duruyor, ancak yüzlerce eritilmiş plastik nesneden bir araya getirilmiş. Portakal suyu sıkacağını görüyor musunuz? Peki ya diğer ev aletlerini? Hepsi farklı renklerin ahenkli buluşması ile ortaya getirilmiş. Aslında çok farklı gelmeyebilir size ancak Ressam Dani Marti bizlerin düşünmesini istiyor.

2. Adım: Görün

Sahi bakmak ve görmek arasında fark nedir? Bakmak tam olarak önünüzde bulunanları tanımlamakla ilgilidir, görmek ise anlam vermekle ilgilidir. Gördüğümüz zaman sanat eserinde neyin sembol olduğunu anlarız ve farklı anlamlar yüklemeye başlarız. Şimdi Picasso’nun ünlü tablosuna geçmeden önce onunla ilgili kısa bir anekdot paylaşmak istiyorum.

“Pablo Picasso, bir sergisi sırasında kendisine; “Bu resmi siz mi yaptınız?” diye soran bir Alman Generaline, “Hayır, siz yaptınız!” cevabını vermiştir.” – Slavoj Zizek

Pablo Picasso’nun eserini izleyen ziyaretçiler.

Pablo Picasso’nun 1937 yılında çizdiği Guernica tablosunu izleyelim. Merkezin hemen altında kolu kopmuş, çığlık atan bir at bulunuyor. Hemen sol tarafta ağlayan bir kadın var ve ölmüş olan bebeğini tutuyor. Ortama hakim olan patlamaya benzer bir ışık demeti de resimde kendini belli ediyor. Bu gördüğünüz resim en güçlü savaş karşıtı sanat eserleri arasında yer alıyor. İspanya’nın iç savaşında, Nazi’lerin Guernica kasabasını bombalaması üzerine tepki olarak ortaya koyulmuş bir sanat eseri.

3. Adım: Düşünün

Son adım düşünmeyi, ilk adımdan bu yana gözlemlediklerini anlamlandırmayı içerir. Önemli olan yorumla biçiminizdir. Bu bir bilim değildir, ya da doğru cevapları bulmanız gerekmez. Sadece mantıklı sonuçlarla yaratıcı çıkarımlar yapmak gerekmektedir. Sanatçıyla biraz daha bağ kurup gözlemlediklerinizi harmanlayın, biraz sıkıcı gelebilir ama sanatçının doğum yılı, çizdiği resmin unvanı, doğduğu yer gibi küçük bilgiler.

Dani Marti’nin tablosunun yakın çekimi.

Edineceğiniz bu bilgiler sanatsal hazı ve düşünebilme yeteneğinizi artıracak, kendinizi apayrı bir hikayenin ortasında bulacaksınız. Örneğin eserin sahibi hakkında hiçbir şey bilmeyebilirsiniz. Ancak eserlerin altında ne zaman yapıldığı ve sanatçının doğum tarihi dipnot olarak yazılır. Bu bilgiler bile eser hakkında sağlam çıkarımlar yapmanız için oldukça önemlidir. Sanatçı hakkında her zaman daha fazla bilgi edinmeye çalışın. Eserin nerede ve hangi durumda ortaya çıktığını bilmeniz önemlidir. Çoğunlukla bu bilgilere çok hakim değilizdir, televizyondan, gazetelerden ya da başkalarından duyumladığımız, hatıramızda kalan gizli şeylerdir. Eğer ünlü bir ressam hakkında pek bir şey bilmiyorsanız biraz beyin jimnastiği yapmaya çalışın.

Zevkine Uyanı Seç

Bir resim galerisindeki sanat eserlerini bu şekilde dikkatli incelemek insanın yıllarını alır şeklinde düşünebilirsiniz. Sizlere önemli bir ipucu vereyim, her şeye bakmanız ya da sevmeniz gerekmiyor. Van Gogh’un eserlerini beğenmediniz mi? Bırakın onlarla zaman harcamayı.

Her şeyi birkaç saat içinde halledemezsiniz. Eğer yapmaya çalışırsanız bu durum 1 saatte 12 filmi aynı anda izlemeye benzer. Bırakın kendinizi bulacağınız yere doğru yönelin. Ben genelde bildiğim bir eserin çevresinde bulunmaktan zevk alırım, çünkü o esere her bakışımda yeni şeyler düşünmek, eski duygularımın üzerine yenilerini koymak beni daha mutlu eder.

Yavaşlayın, bakın, görün, düşünün, sadece bir dakikanızı ayırın. Eminim kendinize hitap eden bir şeyleri bulacaksınız.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir