Uzaylı ve UFO Görüntüleri Ne Kadar Gerçek?
UFO, yani tanımlanamayan uçan nesneler yıllardır insanların ilgisini çekmeyi başardı. Çünkü dünya dışı herhangi bir varlığın dünyaya ulaşması aylarca konuşulacak büyük bir devrim niteliğinde olurdu.
Evet bu şekilde bir etki yaratacak olay, gerçek olmasa bile sırf insanların ilgisini çekmek için zaman zaman basında yer alır, çeşitli internet mecralarına sürekli servis edilir, haklarında onlarca kitap çizilir durulur. Hatta programlarını yapıyorlar, çıkıyor birisi televizyona elinde birkaç montajlı resim ya da bir video, iki saat anlatımını yapıyor. EE bizde meraklısıyız tabi, onca yalanı dinliyoruz.
Bunları savunurken, alakasız bir bilimsel dil kullanmaya çalışıp birde ”Nasa biliyor, yüksek teknolojileri var” diye belirttin mi olay kopuyor gidiyor. Millet olarak Amerika’ya gıcığız tabi, Nasa gibi bir bilim evi saklıyor diyorlarsa kesin doğrudur değil mi? Şimdi bana sen neden UFO’lara yok diyorsun, Nasa ile işbirliğin mi var, nereden biliyorsun da konuşuyorsun gibi savunmalar ve atıflar yapabilirsiniz. Ancak elde tutulur bir kanıtınız var mı olduklarına dair önce bunu bir gözden geçirin. Yüzlerce ışık yılı uzaklıktan yüksek teknolojileri ile dünyaya gelip, daha aya çıkmayı zor başarmış bir medeniyetten bu Ufoların emir almayacağını göstereceğim.
Uzaylıların yüksek teknolojiye sahip olma özellikleri de bir önceki yüzyılda türetilmiş bir şeydir. Aslında insanlar her dönem tanımlayamadıkları cisimleri gördüklerini dile getirmiştir. Ancak farklı bir gezegende farklı bir uygarlığın yaşayacağını düşünmemişlerdir. Örneğin insanlık bin yıldır farklı gezegenler olduğunu biliyor, fakat Romalılar ve Yunanlılar bu keşfettikleri gezegenlerin sadece tanrı olduğunu düşündüler.
Bu Yalanlar Nasıl Yayılıyor?
Şimdi asıl olayımıza gelelim, yüksek teknolojiye sahip uzaylı hikayesi nereden başladı? Nasıl başladı? İşin aslı nedir bakalım. Aslında sayısız şekilde gazeteler her zaman ufo haberi yapmıştı ancak bunlardan en ilgi çekeni Kenneth Arnold’un başına gelenler. 1947’de bir pilot olan Kenneth Arnold, gök yüzünde bumerang şeklinde dokuz tane cisim gördüğünü dile getirdi. Ardından pilot Arnold, gördüğü şeyin V şeklinde ilerleyen bir pelikan sürüsü olduğunu belirterek sözüne devam etti. Ertesi gün herkes bir pilotun uzaylıları gördüğünü konuşuyordu, meğer Kenneth Arnold’u dinleyen bir muhabir olayları biraz eksik dinleyip, dikkatsizlik yapmış.
Ancak bu gerçek olduğu düşünülen sahte olay bile, yani pilotun uzaylı gibi bir tabir kullanmamasına karşılık çok ses getirmişti. Tabi ki durmadılar birde Roswell olayı ortaya atıldı. Amerikanın New Mexico eyaletinin Roswell kasabasına bir ufo enkazının düştüğü dillendirildi. Ama düştüğü ile kalmamış tabi amerikan ordusu olaya el atıp, hemen ne var ne yoksa temizlemiş oradan. Tabii bu olay da bir aldatmacadan ileri gitmiyordu. Halen daha kendini ufolog olarak tanımlayan kişilerce konuşulur. Sanki o an oradaymış gibi, büyük bir aşkla. Ne yazık ki tutarlı tek bir belge yok, safsatadan ileri gitmiyor.
Bir diğer çok konuşulan olay Amerika’nın Arizona eyaletine ait. Amerikalılar gerçekten çok hayal perest, bu uzaylıların karadenizin bir köyündeki amcaya uğrayacak hali yok ya. Her neyse konumuza devam edelim. 1997 yılının Mart ayı, Arizona semalarında birden fazla uçan ışıklı nesne görünüyor bir gece vakti. Daha sonra güvenlik güçlerini arayan halka hükümet sadece tatbikat yapıldığını söylüyor. Gelin görün ki Arizona vatandaşı gördüklerinin uzaylı olduğuna dair hala ısrarcı. Kendi hükümetlerine kendi vatandaşları dahi inanmıyor. Yinede çok dillendirilip yere göğe sığdırılamayan bu olayın ne şekilde ispatsız ve tutarsız olduğunu görüyorsunuz. Yani Arizona Eyaletine de ufolar gelmiş demenin anlamı yok.
Şimdi kısa kısa son yıllarda ortaya atılan birkaç ufo ve uzaylı olaylarına bakalım.
Muğla da Maket Uzaylı
2017 yılında Muğla’nın Bodrum ilçesinde, bahçesinde bir uzaylı gördüğünü iddia eden vatandaş, kendilerince araştırma merkezi olduğunu varsaydıkları Haktan Akdoğan ve ekibine danıştı. Daha sonra Haktan Akdoğan fotoğrafın gerçek olduğu, diğer halkında çevrede bu tip uzaylıları gördüklerini eklemeyi unutmadı. O gün hemen hemen bütün gazeteler bu olaydan bahsetti, üstüne bir ton yazıldı çizildi. Ancak tüm görüntülerin 2012 yılında yapılan bir maket çalışması olduğunun anlaşılması çok uzun sürmedi. Erkenden bu olaya yorum yapıp, her gördüklerini uzaylı ya da ufo olarak tanımlayan Haktan Akdoğan ve ekibi de bu gerçeği kabul etmek durumunda kaldılar.
Uçağın Camında Ufo!
Bir uçak yolcusu 7 Nisan da gerçekleştirdiği Güney Kore uçuşunda video kaydı yaparken belirsiz bir uçan nesne çektiğini dile getirdi. Ardından video, Youtube dahil olmak üzere tüm sosyal mecralarda milyonlarca kez izlendi. Ancak video kaydı üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, uçağın camında görünenin bir su damlası olduğu belirtildi. Bu şekilde hareket etmesinin sebebini de maruz kaldığı hava akımı olarak belirlendi. Videoyu hemen alt tarafta izleyebilirsiniz.
Bunlar gibi yapılan tatbikatlar, helyum balonları, ya da uçaklar çok spekülasyon yarattı. İşin biraz derinine girildiğinde aslında birer uydurmaca ya da bir yanlış anlaşılma olduğu hemencik ortaya çıkıyor. Aslında bu konularda daha dikkatli olunmalı ve bir şeyin varlığına net kanıtlar yoksa varmış gibi konuşulmamalı, aksi takdirde yalanı yaymaktan bir farkı kalmaz
Resmi Soruşturmalar
Peki halk tarafından bu derece iddia edilen bu olaylar hiç hükümetlerin dikkatini çekmiyor mu? Tabii ki çekiyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri 1947 ve 1969 yılında bildirilen tüm ufo raporlarını masaya serip inceleme yaptılar. Ancak durum yine farklı değildi, görünen şeyler aslında bulut, gök cisimleri, venüs gezegeni veya geleneksel uçaklardı. Bazı atılan fişek gibi cisimlerinde etkisi var tabii bu iddiaların oluşmasında.
Ancak şu var ki hükümetler neden olmayan şeyler için para harcayıp, incelemelerini sağlama gereği duysunlar. Örneğin soğuk savaş döneminde ABD hükümeti casusluk edip edemeyeceklerini öğrenmek için psişik güçlere sahip kişileri bir araya toplayıp, onlar üzerinde araştırma yaptı. Bunlar astral seyahat, cisimleri beyin gücü hareket ettirmek, düşünceleri okumak gibi şeylerdi. Tabii bu araştırmalar çok uzun yıllar sürdü ancak tahmin ettiğiniz gibi bir sonuç alınamadı, bilim insanları psişik güçlerin doğrulanamadığını ve faydalı olmadığı kanaatine vardı. Kısaca parapsikoloji, telekinez, astral seyahat, çakralar gibi pek çok merak edilen konunun boş ve uydurma olduğu anlaşıldı. Bu şekilde çevremizde de bu güçlere sahip olduğunu belirten çok kişi olmuştur. Ancak hiçbiri objektif ortamlarda bunu kanıtlayamamıştır.
Ufo Psikolojisi
Aslında bu derece ufo vakasının ortaya atılma sebebini anlamak çok zor değil. Bir kısmı popüler olmak, ilgi çekmek, ya da bir hikaye üretmek için bunları anlatıyor olabilir. Ancak büyük bir kısım gerçekten tanımlayamadıkları için bu hataya düşüyor. Örneğin geceleri 100 metre uzaklıkta olan bir arabanın ışıklarına bakıp, uzaklığını, boyutunu ve hızını kestirebiliriz. Ancak görünen bu ışıklar hava da olduğu için geceleri kestirmek ya da tanımlamak olanaksız oluyor. Milyonlarca km uzakta olan Venüs gezegeni dahi onlarca kez UFO zannedenler olmuştur.
Psikologlar ayrıca beyinlerimizin bizi yanlış yönlendirdiğini biliyor. Beyinlerimiz her zaman bir şeylerin ne olduğunu tanımlamak için aşırı çaba gösterir. Örneğin ‘‘Hafızamıza Güvenmeli miyiz?” adlı yazımızda bu durumdan uzun uzun bahsettik. Eğer gece gökyüzünde üçgen şeklinde bir ışık görürseniz muhtemelen bunu ufo olarak tanımlarsınız. Beyinlerimiz bazen hiçbir çıkarımda bulunamadığı durumlarda bağıntısız şeyler üretmeye başlar.
Son Söz
Ufo ve uzaylılar hakkında o kadar yazılıp çizildi ki artık bu alanda çalışma yapanlar, popülerliğini arttırmak, para kazanmak gibi bir çıkar amacı gütmeye, bir gelir kapısı olarak görmeye başladılar. Biz bu kişilere sahte bilimciler diyoruz. Ağızlarına süslü bilimsel sözcükler alıp, insanları kandırmaya gerçekten bayılırlar. Bu konulara karşı bir tepki göstermek gereklidir. Eğer savunucusu varsa gerçek kaynakları, gerçek verileri öne koymak zorundadır. Sağda solda gezen bir iki videonun ve asılsız ihbarın sonucunda uzaylı veya ufo kanaatine varılmamalıdır.
Kendini ufolog şeklinde tanıtanların, psikoloji alanını sömüren sahte psikologlardan farkı yoktur. Sahte psikologlar hakkında ki yazımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Bu konularda bilinçli olmak sahte bilime ve yanlış inanışlara vurulan en büyük darbe olur.