Hafızamıza Güvenmeli miyiz? Her Şey Bir Kurgu Olabilir mi?
Hafızan muhtemelen düşündüğün kadar iyi değil. Hafızamızı arkadaşlarımızla hikayelerimizi paylaşmak, eski deneyimleri ve bilgileri hatırlamak gibi önemli şeylerde kullanıyoruz. Çoğumuz hafızanın gücüne inanıyoruz, ancak kanıtlar hafızanın bizleri yanıltabileceğini gösteriyor. Daha kötüsü hafızamız gerçek olan bilgileri değiştirmekten, hatıralarımıza yanlış bilgiler eklemekle suçlanıyor.
Özellikle çocukluk dönemlerimizde oynadığımız “Kulaktan Kulağa” oyununu hatırlayın. Birbirimize fısıldayarak en başta sözcüğü söyleyecek olan kişiden, son kişiye ulaşana kadar şekilden şekile girer o kelime. Anılarımızda tıpkı bu şekilde çalışabilir. Eskiden arkadaşımız ile yaşadığımız bir hatıra, başka birisinden duyduğumuz konuşma metni ya da başka bir arkadaşımızın üstümüzde bıraktığı son izlenim zaman içinde hatırlandıkça değişim gösterebilir. Hafızamız tarafından yeni kurgular eklenip, istenmeyen noktalar çıkartılabilir. Belki farkında bile olmayız belki de oluruz bunu kanıtlar gösterecek.
Mesela hikaye anlatıcılığını düşünün. Anılarımızı diğer insanlara aktardığımızda dinleyen kişiye göre farklı bir hitap şekli ve farklı bir sanatsallık kullanıyoruz. Eminim bunu hepimiz yapmışızdır ve burada temel olan mesele hikayeyi anlattığımız kişiye etkileyici gözükmek mi? Yoksa onu güldürmek mi? Hikayelerimizi neden değiştirerek anlattığımızı kendinize de bir sorun. Araştırmalarda hatıralarımızı farklı dinleyicilere anlatırken farklı şekiller de ve ekleme yaparak anlattığımızı öne sürüyor. Hatta bunun bir ismi de var, “Seyirci Etkisi” deniliyor.
Kitle ayarlama etkisi üzerine yapılan bir çalışmada katılımcılara bir bar kavgası videosu izlettiriliyor. Video da iki sarhoş adam diğer arkadaşı ile tartışmaya girip fiziksel bir karmaşaya yaratıyor. Bu sırada diğer adam en sevdiği futbol takımının maçı kaybettiğini görüyor. Video burada bitirilip katılımcılardan bir yabancıya ne seyrettiklerini anlatmaları isteniyor.
Ardından iki gruba ayrılan katılımcılardan bazıları kavgaya meyilli adamı suçlu gösterirken diğerleri ise ilk saldırgan tavır gösteren adamı normal karşıladılar.Burada diğer fark edilen husus katılımcıların izledikleri videoyu birbirlerinden bağımsız ve farklı şekillerde anlatmaları olmuştur.
Hafızamızın sadece bir kurgusu olan ve biz farkında olmadan hikaye ürettiğine dair kanıt sunan çok önemli farklı bir araştırmadan da bahsetmek istiyorum. İlk hatıranızı düşünün, bazılarınız 5 yaşını, bazılarınız 3 yaşını, bazılarınız da 1 yaşını dahi hatırladığını dile getirir. Bir araştırma da şöyle diyordu katılımcı;
Bebek olmayı hatırlıyorum, bir doktorla ameliyatın içinde geniş bir odadayım. Daha sonra tartılmak için bir hemşireye veriliyor soğuk bir metalin üstüne koyuluyorum. Bu hafızanın her zaman olağandışı olduğunun farkındaydım, çünkü hayatımın başlangıcının en erken dönemindeydim.
Sizce en başta bahsettiğimiz gibi bu adamın anlattığı kendi hafızasının bir kurgusu mudur? Yoksa gerçekten doğruları mı söylüyor. Buna bir araştırmadan örnek verelim.
Yapılan bir çalışmada, her yaştan 6.000’den fazla insanın aynı şeyi yapmalarını yani ilk otobiyografik belleğinin ne olduğunu, ilk anılarını ne zaman yaşlandıklarını ve ne hissettiklerini rapor etmelerini istediler. Yapılan araştırma ortalamasına göre insanlar yaşlarının ilk 3. yılının birinci yarısındaki anılarını hatırladıklarını bildirdiler. ( İlk Hatıran nedir? )
Araştırmaya katılan grubun %40’ı ilk iki veya daha küçük yaşta ki olayları hatırladıklarını dile getirdi. Araştırmaya katılanların %14’ü ise 1 yaşından daha önceki anıları hatırladıklarını dile getirdi. Peki bu ne anlama geliyor? Gerçekten iyi bir hafızaya mı sahibiz? Belki de anı dediklerimiz zihnimizin kurgusudur. Evet son ihtimal daha mantıklı çünkü psikolojik araştırmalar, 3 yaş ve altında hatırlandığı varsayılan anıların oldukça sıra dışı ve olanaksız olduğunu dile getiriyor.
Her Şey Birer Kurguydu
Evet bütün bu anımsamalar, hatıralar bizlerin kurgusuydu. Yani gerçekte bu anıları hiç yaşamadık. Şöyle ki insanlar bebeklik dönemine ait gördüğü fotoğraflardan, video kayıtlarından, bebekliğinizle ilgili paylaşılan aile hikayelerinden esinlenip bunları yaşamış gibi beynimizde kurgularız, hatırladığımızı sanarız. Zaman içinde, bu görüntü ve gerçeklik birleşimi bir anı olarak yaşanmaya başlar.
Başka bir deyişle, tüm anılarımız bir dereceye kadar kurgu içerir – aslında bu, hareket halindeki sağlıklı bir hafıza sisteminin işaretidir. Fakat henüz bilinmeyen nedenlerden ötürü, hatırlayamadığımız hayatımızın anılarından hatıraları kurgulamak belki de bizler için psikolojik ihtiyaçtır.
Bu Çalışmalardan Neyi Anladık?
Bu çalışmaların amacı insanların nihai hafızalarında yanlış eklemeler ve yeni kurgular oluşturabileceğini göstermektedir. Bilim sadece bununla sınırlı kalmaz, yapılan yüzlerce diğer tüm çalışmalarda yanlış detayları anılarımıza katacağını gösteriyor. Bu bulgular anılarımızın nasıl oluştuğu ve hafızamıza ne şekilde depolandığı hakkında bize çok önemli bilgiler veriyor, çok değerli anılarımızın ilk oluştuğu zamandan bu yana evrimini anlatıyor.
Değerli belleğimizin bizlere anlattığı hikayelerin yüzde yüz doğruluk payı taşıması pek mümkün değildir. Hatırlamak, her şeyden önce bir hikaye anlatma eylemidir. Ve hatıralarımız ancak kendimize anlattığımız en son hikaye kadar güvenilirdir.