Biyolojik Silah: Görmediklerimizle Savaşıyoruz

BİYOTERORİZM  NEDİR?

İnsanlık tarihi birçok savaş görmüştür. Genetik, moleküler biyoloji ve gen mühendisliğinin gelişmesini yararlı amaçlar için kullanabilecekleri gibi saldırı amaçlı da kullanılmaktadır. Biyolojik silahlar birçok nedenlerden dolayı popülerliğini hala korumaktadır. Biyolojik ve kimyasal silahların yasaklanmasıyla ilgili sözleşmeler imzalansa bile devletler kendilerine göre haklı sebeplerden dolayı kullanmaktadırlar.

Peki, biyolojik silah ve biyoterorizm tam olarak ne denir? Biyoterorizm, insan, hayvan veya bitki popülasyonlarında kasıtlı olarak hastalığa ya da zehirlenmeye yol açan biyolojik ajanların kullanımı olarak tanımlanabilir. Evrensel olarak kabul edilen tek bir tanım yoktur. Biyoterorizmin genişletilmiş tanımı, ölüm ya da hastalık üretmek için canlı organizmalardan türetilen mikroorganizmaların ya da toksinlerin yasa dışı kullanımı. Bu eylem hükumetleri ya da toplumları korkutmak için yapılmıştır.

BİYOLOJİK SİLAH TARİHÇESİ

Biyolojik silah kullanımı çok eskilere dayanmaktadır. Örneğin, ilk çağda insanlar, bitki ve kendilerinden elde ettikleri toksin bulaştırılmış okları kullanmışlar, dışkılardan elde ettikleri zehirli maddeleri su kaynaklarına bulaştırarak düşmanlarını öldürmeye çalışmışlardır. Yunanlılar, düşmanlarının içme suyu rezevuarlarını kirletmişlerdir. Daha sonraki zamanlarda Romalılar, İranlılar, İtalyanlar ve Amerikalılar aynı yöntemi kullanmışlardır.

Rapor edilen en büyük biyolojik savaş saldırısı 1346 yılında kaffa(günümüzde Ukrayna sınırları içerisindedir) kuşatmasında gerçekleşmiştir. Karadeniz’i kontrol etmek amacıyla kullanılan kaffa limanını kuşatan Tatarların 1346 yılında vebadan ölmüş ve parçalanmış insan cesetlerini mancınıkla surların üstünden atarak  salgın oluşturmaya çalışmışlardır. Tarihçiler, salgından kaçan kaffalıların kara ölüm olarak anılan vebanın Avrupa’ya yayılmasına sebep olduğunu öne sürmüşlerdir.

vebadan ölen insanları koydukları mancınık

16. yüzyılın sonlarına doğru Amerikan yerlilerinden kurtulmak için çiçek ve kızamık virüsleri bulaştırılmış battaniyeleri iyi niyet adı altında vermiştir. 1763’te bir ingiliz generali Fransız kızılderili savaşında bu yöntemi kullanmıştır. Çoğu kabile hayatını kaybetmiştir.

Japonya’nın Ünite 731 ile başlayan biyolojik silah programı Mançurya’da binlerce çinlinin ölmesine sebep olmuştur. İngilizler, İskoçya açıklarındaki Gruinard adasında şarbonla pek çok deneme yapmıştır. ABD, 1942 yılında kendi biyolojik silah programını başlatmış ve silahlanmasını 1969 yılında tamamlamış, ancak Başkan Nixon yaptığı açıklamada biyolojik silahları kullanmaktan vazgeçtiklerini duyurmuştur.

SSCB, biyolojik silah programı için 60.000 çalışanı ile dünyada en fazla sayıdaki biyolojik silah araştırmacısı ve bilim insanı barındırmış olan Sverdlovsk Üretim merkezini kurmuştur.

Vietnam ve müttefikleri 1981’de Laos ve Kamboçya’da sarı yağmur denilen mikro toksinleri biyolojik silah olarak kullanmışlardır.

biyolojik savaş ve tarihçesi

 

BİYOTERORİZM NEDEN KULLANILIR VE ÖZELLİKLERİ
  1. Ucuzdur
  2. Üretimi kolaydır ve çok miktarda üretilebilir.
  3. Öldürücülüğü yüksektir.
  4. Çevre koşullarına karşı dirençlidir.
  5. Etkin dağılıma sahiptir. Hava, su ve yiyeceklerle çok kolay dağılabilir.
  6. Depolanabilir ve istenildiği zaman kullanılabilir.
  7. Etkili bir tedavisi yoktur.
  8. İnsandan insana bulaşabilir.

Bir biyolojik silahın gücünü açıklamak için şöyle bir örnek verilebilir: Bir megaton nükleer bomba, 300 kmlik alandaki korumasız insanların %90’nını öldürürken 15 ton kimyasal silah 60 kmlik alandaki insanların %50’sini öldürmektedir. Buna karşın 10 ton biyolojik silah 100.000 kmlik alandaki insanların %25’ni öldürür, %50’sını hastalandırır.

BİYOTERORİZM SALDIRISIYLA İLGİLİ İPUÇLARI

Biyolojik silahla yapılan saldırılar gizlidir. Bu yüzden bir saldırının tespit edilmesi için değişik biyolojik silah ajanları ile ilgili klinik araştırmalar yapılması gerekir.

Biyolojik silah saldırısını düşündüren ögeler şunlar olabilir;

  • Daha önce bölgede görülmeyen hastalık ya da mikrop
  • Alışılmadık antibiyotik direnci
  • Tutarsız hastalanma ve ölüm oranları
  • Hastalık görülme sıklığında sapmalar
  • Olağandışı coğrafya
  • Nedeni bilinmeyen ani ölümler
  • Çevredeki hayvanlarda doğal olmayan hastalıklar ve ölümler
  • Çevrede kemirici hayvan ya da böcek taşıyan şüpheli kapların bulunması
  • İçinde şüpheli sıvı veya toz içeren kapların ve sprey araçlarının bulunması
BİYOTERORİZM TANISI VE KORUNMA YÖNTEMLERİ

Moleküler biyoloji ve genetik mühendisliğinin gelişmesiyle birlikte tehdit unsuru olabilecek ajanlara karşı korunma yöntemlerinin de gelişmesi gerektiğini göstermektedir. Bu çalışmalar biyolojik ajanları en erken saptayarak ikaz ve alarm sistemlerinin geliştirilmesine yöneliktir. Bu erken uyarı sistemi içerisinde biyosensörler ve biyodedektörler yanı sıra bu sistemlerin bağlı olduğu bir ağın bulunması ülkemiz için çok önemlidir. Bu tarz ajanların tanımlanmasında mikrobiyoloji ve genetik yöntemlerini uygulayabilen özel, nitelikli, yüksek donanımlara sahip laboratuvarlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Biyolojik ajanlara karşı korunma yöntemleri sınırlıdır. Kısa sürede korunmak için koruyucu maske ve kıyafet kullanılabilir. Laboratuvarlarda mikroorganizmalarla çalışanlar stratejik yerlerde görev yapan askeri birlikler gibi risk grubunda görev yapanlar saptanmalı ve aşılanmalıdır.

koruyucu maske ve kıyafet

Biyolojik terör, masum ve korunmasız insanlar için tehdit oluşturan sinsi bir araçtır. Boğucu, Zehirleyici ve Benzer Gazların ve Bakteriyolojik Araçların Savaşta Kullanımının Yasaklanmasına ilişkin Protokol (Cenevre Protokolü) 1925’te Cenevre’de imzalandı. Protokol ile biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklanması öngörülmüş olsa da üretimleri, geliştirilmeleri, saklanmaları ile ilgili yaptırımlar içermemekteydi.

Kaynak

Savunma Bilimleri Dergisi Kasım/ 2014, Cilt/ 13, Sayı/ 2, 27-58.

MİKROBİYOL BÜLT 2006, 40: 129-139

Cilt 63, No 1,2,3 S : 115 – 128 Türk Hij Den Biyol Derg 2006

 

 

Aslıhan Balkan

Ben Aslıhan Balkan 20 yaşındayım, İstanbul Üniversitesinde biyoloji okuyorum. Özellikle genetik, evrimsel biyoloji ve psikolojiyle ilgileniyorum. Bilimle ilgili kitapları okumayı çok seviyorum. Carl Sagan'ın Cosmos kitabını çok beğeniyorum.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir